Ellerimden düşürdüm az önce sûzenî,
Sonra ışık huzmesinden geçtim.
Karanlığın en zîfirisinde,
Siyahın en matemin de,
Boşluğun en derinin de kaybettim.
Bakıyorum da geriye,
Ne kadar muhkem ve körpe vücudum…
Kirlenmişim farkın da olmadan.
Ellerim sararmış, izler bir hayli çoğalmış.
Sonra bakıyorum aynaya…
Ve korkuyorum!
Uzunca bakıyorum…
Kafamı çeviriyorum ve yatağım da
Sere serpe uzanmış bir vücut…
Sonra ışık huzmesinden geçtim.
Karanlığın en zîfirisinde,
Siyahın en matemin de,
Boşluğun en derinin de kaybettim.
Bakıyorum da geriye,
Ne kadar muhkem ve körpe vücudum…
Kirlenmişim farkın da olmadan.
Ellerim sararmış, izler bir hayli çoğalmış.
Sonra bakıyorum aynaya…
Ve korkuyorum!
Uzunca bakıyorum…
Kafamı çeviriyorum ve yatağım da
Sere serpe uzanmış bir vücut…
Sibel Yılmaz-27.03.2008
2 yorum:
mükemmel bir şekilde kalbinden geçenleri ve hayalinde gördüklerini kelimelere dökmüşünüz tebrikler
Evet, 'Ölüm' öyle etkileyici bir olay vede kavram olarak öyle derin ki 'Yaşamın ta kendisidir' dedirtebiliyor..
Nitekim;
Ölüm o kadar kat'i ve zahirdir ki; bu günün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.
Bu hapishane nasılki mütemadiyen çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhanedir. Öyle de: Bu zemin yüzü dahi, acele hareket eden kafilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Herbir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var.
Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel celladının elinden ve kabir haps-i münferidinden kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve herşeyin fevkinde bir endişesi, bir mes'elesidir.
Velhasıl;
Ölüm ya i'dam-ı ebedidir;hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akaribini asacak bir darağacıdır. Veyahut başka bir bâki aleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayına girmek için bir terhis teskeresidir. Ve kabir ise, ya karanlıklı bir habs-i münferid ve dipsiz bir kuyudur veyahut bu zindan-ı dünyadan bâki ve nurani bir ziyafetgâh ve bağistana açılan bir kapıdır.
Vesselam;
Ne güzel ve ne mutlu yaşarken ölebilene, lakin; ölümü bir nasihat, bir ders bilene..
Nasihat istersen ölüm yeter.
(S.Nursi-Mektubat, s, 282)
Yorum Gönder